Geçtiğimiz aylarda fıstık fiyatlarındaki spekülatif yükselişe ilişkin ürünlerde fıstık kullanmama çağrısı yaptıklarını söyleyen Baklava ve Tatlı Üreticileri Derneği (BAKTAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, bu çağrıdan sonra daha da yükselmesi beklenen fiyatlardaki artışın durduğunu söyledi. Yıldırım, fiyatlar geri gelmese de tüccarın yeni ürünü yüksek fiyatlardan aldığını ve en azından kazananın üreticiler olduğunu kaydetti. Türkiye’de baklava üretiminin giderek arttığını ifade eden Yıldırım, ihracatın da 30 milyon dolara ulaştığını belirtti.
En son 2019 yılında yapılan ve pandemi nedeniyle 2 yıl ara verilen Baklava Festivali ve Altın Oklava Baklava Yarışması 2 Ekim Pazar günü Eminönü’nde yapılacak. Festivale özel kurulacak baklava müzesinde 40 çeşit baklava sergilenecek, ayrıca toplam 2 ton baklava halka dağıtılacak. Festivalde, 40 baklava ustası arasında yapılacak baklava yarışmasında birinciye 10 yarım altın, ikinciye 5 yarım altın, üçüncüye 3 yarım altın, dördüncüye 1 yarım altın verilecek. Festivalle birlikte yüzyıllar öncesine dayanan bir lezzet olan baklavayı hem ulusal hem uluslararası arenada daha iyi tanıtacaklarını söyleyen Baklava ve Tatlı Üreticileri Derneği (BAKTAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, düzenlenecek yarışmayla da baklava ustalarını heveslendirip meslek kalitesini yükseltmek istediklerini belirtti.
ÜRETİM GÜNLÜK 1450 TONA ULAŞIYOR
Türkiye’de baklava üretiminin küçük pandemi molasına rağmen hızla arttığını belirten Yıldırım, son 10 senede günde 700 tondan 1450 tona kadar ulaştıklarını vurguladı. Türkiye’de baklava satılan 125 bin civarında işletme olduğunu ifade eden Yıldırım, baklava ekonomisinin yarattığı istihdamın ise 500 bin kişiye dayandığını söyledi. BAKTAD olarak 2001 yılında kurulduklarından bu yana en önemli amaçlarının baklavanın bilinirliğini yükseltmek olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Derneğimiz kurulmadan önce baklava ihracatı sadece 150 bin dolar seviyesindeydi. Şimdi ise 15 milyon dolara yakın direk ihracat var, bir o kadar da buraya gelen turistlerin paket paket alıp götürdükleri var. Dolayısıyla halihazırda 30 milyon dolara ulaşan bir baklava ihracatımız olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.
Piyasadaki baklava fiyatlarını da değerlendiren Yıldırım, “Örneğin 100 liradan 300 liraya kadar fıstıklı baklava mevcut. Fiyatını içerisindeki hammadde miktarının şekillendirdiği baklavayı tüketici ağız tadına ve bütçesine uygun olana göre satın alıyor.” dedi.
FISTIK FİYATI ÜÇE KATLADI, YÜKSELİŞİ BAKLAVACI DURDURDU
Baklavanın en önemli hammaddesi olan fıstık fiyatlarındaki artışa da değinen Yıldırım, fiyatların bahar aylarında 20-25 gün içerisinde 160 liralardan 450 liraya kadar çıktığını hatırlattı. Kendilerinin o dönem bu suni artışa tepki olarak ürünlerde fıstık kullanmama çağrısı yaptıklarını belirten Yıldırım, bu çağrının ardından yükselişin durduğunu ve 450 liralara çıkan fiyatların hafifçe gerilediğini söyledi. Yıldırım, “O dönem fıstık fiyatlarının 600 liraya kadar gideceği yönünde bir algı oluşturulmuştu. Bizim müdahalemizle artış durdu. Fiyatlar çok gerilemese de en azından tüccarlar yeni sezonun ürününü de bu yüksek fiyatlardan almak zorunda kaldı. Böylece mevcut durum tüketiciye olmasa bile en azından çiftçiye ve üreticiye yaramış oldu. Şu anda depolarda 3 yıllık fıstık stoğu var.” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, piyasada fiyatların anlaşmalı olarak nasıl artırıldığını ise şöyle anlattı: “Üreticinin elinde mal kalmayınca ve tüm ürünler tüccarın eline geçtiğinde, karaborsacı ve stokçu diye tanımladığımız insanlar fıstık fiyatlarını yükseltiyorlar. Fıstık borsasına gidip örneğin o dönem 450 lira olan fıstığın üzerine 470 lira etiket koyuyorlar. Sonra kendi adamlarından biri gelip o fiyattan alım yapıyor ve bu sefer geri kalan ürünler için de fiyat 470 liraya çıkıyor. Burada tamamen kayıt dışı bir oyun oynanıyor ve bu şekilde fiyatlar suni olarak şişiyor. Ayrıca fıstığın fiyatının bu şekilde hızlı yükselişi sektörle ilgisi olmayan insanları da buraya çekiyor ve fıstık bir yatırım aracına dönüşüyor. Devletin bu döngüye müdahale etmesini ve vergi kaybına da neden olan kayıt dışılığı bitirip sektörü düzenlemesini istiyoruz.”
ARAZİYE DEĞİL ÜRETİME TEŞVİK
Çözüm önerilerini açıklayan Mehmet Yıldırım, “Türkiye’de, usulüne uygun lisanslı depoculuk olmalı. Ülkede amacının dışında kullanılıyor, halka hizmet etmiyor. Tarım Bakanlığı’nın ona uygun bir kural koyması gerekiyor. Araziye değil üretime teşvik verilmeli ve ne kadar üretim olduğu ortaya çıkar diyoruz. Böylece çiftçi daha fazla üretim yapmaya çalışır. Sınıflandırma yapılarak teşvik verilmeli. Domatesin, salatalığın teşvikleri ayrı ayrı olur böylece herkes adil bir şekilde yararlanır.” dedi.
OKULLARA BAKLAVA DERSİ GELİYOR
Diğer sektörlerde olduğu gibi kendilerinin de eleman ve usta sorunu yaşadıklarını anlatan Yıldırım, bunu aşmak için Milli Eğitim Bakanlığı ile bir çalışma planladıklarını kaydetti. Bakanlık ile görüşüp pilot meslek liseleri belirleyeceklerini ve buralarda baklava ustalığı için eğitim verileceğini söyleyen Yıldırım, aynı zamanda staj ve iş garantisi de sunacaklarını dile getirdi. Türkiye’deki baklava ustalarına yurtdışından da talep olduğunu ifade eden Yıldırım, özellikle Körfez Ülkelerine çok sayıda ustanın çalışmaya gittiğini belirtti.