Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Doster, bugünkü ‘Benzin zammı ve dış politika’ başlıklı yazısında benzin zammı ve dış politika konularını ele aldı.
Ekonomik sorunların hayatın her alanını etkilediğini söyleyen Doster, 1980’den bu yana aynı ekonomi planının uygulandığına dolayısıyla sorunun yapısal olduğuna vurgu yaptı.
Öte yandan enerji sorunlarını da ele alan Doster, enerji sorunlarının da yapısal olduğunu belirtirken çözümün bölge merkezli bir dış politikada olduğunu söyledi.
Barış Doster’in bugünkü yazısı şöyle:
Benzin ve motorine ardı ardına zam geliyor. Benzine yapılan zam, bir yılda yüzde 224. Üstelik bu zam, ulaştırmaya, nakliyeye anında yansıdığından, iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlerin fiyatını da tetikliyor.
Bu köşede sıklıkla, ısrarla vurguladığımız üzere, Türk ekonomisinin sorunları yapısal. 24 Ocak 1980’den bu yana, farklı iktidarlar, tek bir ekonomi programı uyguladıklarından, sorunları kısa sürede aşmak da olanaksız. Köklü bir zihniyet değişimi zorunlu. Kamucu, toplumcu, emekten yana, özelleştirmeye karşı, devletçiliği ve planlamayı önceleyen bir yönelim şart.
Türkiye’nin enerji sorunu da yapısal. Çünkü petrol ve doğalgazda ortalama yüzde 95 oranında dışa bağımlı olmak, kaçınılmaz olarak ülkemizin ekonomi politikalarına, sanayileşme stratejilerine, cari açığına, dış politikasına da yansıyor. O yüzden enerji tedarikinde hem ülke hem de hammadde çeşitliliğini sağlamak gerekiyor. Bunu başarmak için de planlama yapmak, bütüncül bir kalkınma programı benimsemek kaçınılmaz. İktisat, maliye, dış ticaret, enerji, ulaştırma, sanayi, kentleşme, çevre, güvenlik politikalarının birbiriyle uyumlu olması sağlanmalı ki, kaynaklar doğru, isabetli, verimli kullanılabilsin.
Çünkü enerji stratejik bir alan, diğer boyutları yanında, dış politikayla, ulusal bağımsızlıkla, ulusal güvenlikle de doğrudan ilgili. Üstelik çok da kırılgan bir alan. Dış politikadaki gerilimlerden, bölgesel istikrarsızlıklardan, jeopolitik gerginliklerden, çatışmalardan, savaşlardan, salgın hastalıklardan, küresel ekonomik dalgalanmalardan hemen etkileniyor. Yaşadığımız coğrafyada, Ortadoğu’daki kirli ve kanlı çatışmaların, savaşların, dinsel, mezhepsel, etnik kavgaların en önemli nedenleri arasında mutlaka enerji kaynakları da var. Doğu Akdeniz’deki gerilim, Irak, Suriye ve Libya’nın başına gelenler, ABD emperyalizminin sınırımızda kukla bir Kürt devleti kurma çabası, kuşatmak istediği Rusya’ya karşı Ukrayna’yı kışkırtması, İran’da rejimi değiştirmek istemesi, Suudi Arabistan ve liderlik ettiği Körfez rejimlerini her durumda desteklemesi, enerji hesaplarından bağımsız ele alınamaz.
ÇÖZÜM VAR MI?
Enerji konusunun çözümü, dış politikayla yakından ilgili. Eğer Türkiye; NATO ezberini aşabilirse, bölge merkezli bir dış politikaya yönelirse, komşularıyla, Türk dünyasıyla, İslam ülkeleriyle, yakın coğrafyalarla karşılıklı yarar, ortak çıkar, içişlerine karışmama, toprak bütünlüğü ve egemenliğe saygı temelinde ilişkiler geliştirirse, Türkiye’nin eli güçlü. Hatta bu yöndeki ittifaklara öncülük etme konusunda Türkiye en deneyimli ve cesur ülke. Tarihimizde bunun örnekleri çok.
Böyle bir dış politika, hem Türkiye’nin ekonomik ilişkilerine yansır hem de ABD’nin bölgeye müdahale etmesinin zeminini daraltır. Bunun yolu da Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesinden, laikliğin, dış politikada da ne denli önemli olduğunu kavramasından geçer.
Dış politikada gerçekçi ve akılcı olmak, geçmişten ders çıkarmak, gücünün sınırlarını bilmek ve muhatabını iyi tanımak, hedefe ulaşmak için zorunludur.