AK Parti iktidarı devletin denetim mekanizmalarını felç etti.
Eylem ve işlemlerini büyük ölçüde denetim dışına çıkardı.
Yaptığı yasa düzenlemeleriyle geleneksel denetim kurumlarını devre dışı bırakarak “denetimsiz yönetim” sistemi kurdu.
Demokrasiler; şeffaf yönetim, hesap verilebilirlik, yasama, yargı, idare ve basın denetimine dayanır.
Bu kurumlardan birinin veya birkaçının devre dışı kalması o ülkeyi demokrasiden uzaklaştırır.
Bugün Türkiye’de böyle bir süreç yaşanıyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde hükümet etme yetkisi tek başına cumhurbaşkanına verildi.
Yasama denetimi etkisiz.
Yargı denetimi siyasi otoritenin kontrolünde.
Basının büyük bir bölümü iktidara bağlı ve bağımlı.
Ulusal düzeyde denetim yapan kurumların önemli bir kısmı kaldırıldı, diğerleri de baskı altına alınarak etkisiz kılındı.
İktidar böyle bir ortamda ciddi bir denetime tabi olmadan ülkeyi yönetiyor.
Devletle iktidar partisi arasında fazla bir fark kalmadı.
Türkiye’nin en köklü, en etkili mali denetim organları kaldırıldı.
İktidar, 2011 yılında, yüzyıllık kurum olan Maliye Teftiş Kurulu ile Hesap Uzmanlığı Kurulu’nu, Gelirler Kontrolörü Kurumu’nu kaldırarak hepsini vergi denetmeni yaptı.
Bu kurum ve kurullar Türkiye’nin en yetkin denetim organlarıydı.
Yeni oluşturulan ve kamu kaynağı kullanan, ihale dağıtan, yatırım kararı alan birçok kurum da Sayıştay denetiminin dışında bırakıldı.
İktidar böylece denetimden kurtulup istediği gibi karar alabileceğini ve hesap vermeyeceğini düşündü.
Ancak bu doğru bir yaklaşım değildir.
Devlet deneyimi milattan önceye kadar giden Türkiye’de denetimin sonsuz şekilde ortadan kaldırılması mümkün değildir.
Devlet memurluğu yapanların bildiği bir söz vardır:
“Devlette evrak kaybolmaz.”
Bunun yine böyle olacağına ilişkin önemli bir işaret “6’lı masadan” geldi.
6’lı masanın kurduğu Kurumsal Reformlar Komisyonu’ndan geldi.
Komisyon bir süredir devam ettirdiği çalışmanın sonucunda bir rapor hazırladı ve kamuoyuna açıkladı.
Bu rapor, iktidar değişikliğinde devlet denetiminin yeniden devreye gireceğini haber veriyor.
Geçmişte bakanlık, müsteşarlık, Merkez Bankası Başkanlığı yapmış çok deneyimli ve yetkin isimlerden oluşan bu komisyon iktidar değişikliğinde neler yapılacağını açıkladı.
CHP’den Faik Öztrak, DEVA’dan İbrahim Çanakçı, İYİ Parti’den Durmuş Yılmaz, Gelecek’ten Feridun Bilgin, DP’den Bülent Şahinalp ve Saadet Partisi’nden Prof. Dr. Sabri Tekir’den oluşan komisyon devletin denetim mekanizmalarını hızla kurup ve devreye sokacak yetkinlikte bir heyet.
İktidar değişikliğinde bu komisyonun şekillendireceği Durum ve Hasar Tespit Komisyonu’nun çalışmaları ve denetim organlarının yeniden devreye girmesiyle iktidarın bütün eylem, hesap ve işlemleri incelenecektir.
Bunlar arasında 128 milyar doların nerelere harcandığı, Merkez Bankası’nın, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın işlemleri, onlarca yıla yayılan Hazine’den döviz garantili ihalelerin nasıl verildiği, Hazine kaynaklarının nelere aktarıldığı, devletten iş alanların, kamu kaynağı kullananların gelir ve vergi işlemleri incelenecektir.
Devletteki hasar onarılacak, Hazine kayıplarının peşine düşülecektir.
İktidarın seçimlere giderken muhalefet ve basın üzerinde baskıyı artırması, sosyal medya için sansür yasası çıkarması, ifade ve basın özgürlüğünü sınırlamasının gerçek nedeni budur.